TARİHİN SEYRİNİ DEĞİŞTİREN AĞAÇ TÜRLERİ-I

TARİHİN SEYRİNİ DEĞİŞTİREN AĞAÇ TÜRLERİ-I

Bitkiler (Plantae) insanlık tarihinin şekillenmesinde etkin rol almışlardır. Bitkinin her nefes alışı, karbondioksit alıp oksijen vermesi, dünyada hayatı mümkün kılmaktadır.


Bitkilerin, zengin bir besin deposu olmanın ötesinde birçok yararı vardır. Güzel görünümleriyle doğayı süsleyen bitkiler, fotosentez sırasında karbon dioksit alıp oksijen açığa çıkardıklarından, insan ve hayvanların solunumu için bitkilerin varlığı çok önemlidir. Ayrıca kökleriyle toprağı tutarak erozyonu (toprak kayması) önlerler. Bitkilerden yakacak, kâğıt, kereste, zamk, boya, ilâç, reçine, kauçuk, bitkisel yağlar ve dokumacılığın ham maddesi olan bitkisel lifler gibi, birçok değerli ürünler elde edilebilir. 

Bitkiler olmasaydı ne hayvanlar ne de insanlar var olabilirdi. Çünkü yeşil bitkilerin, su, suda çözünmüş tuzlar ve hava gibi organik maddeleri, bütün öbür canlılar için gerekli olan şeker ve nişasta gibi organik bileşiklere dönüştürme yeteneği vardır (fotosentez). 

 

Her ne kadar, bitkiler, fotosentez yapan, ökaryotik (Eukaryota), ağaçlar, çiçekler, otlar, eğreltiotları, yosunlar vb organizmaları içinde bulunduran çok büyük bir canlılar topluluğu olarak nitelendirilseler de tarihin şekillenmesi açısından da büyük bir önem taşımaktadırlar.

 Portakal

 "Bir bardak taze sıkılmış portakal suyu, sadece güne tazelikle, zindelikle başlamanızı sağlamaz, aynı zamanda vücudunuzun ihtiyacı olan günlük C vitamini ihtiyacını karşılar"

 

Portakal, turunçgillerden bir meyvedir. Genelde, Akdeniz iklim kuşağında ve sıcaklık ortalaması 3° ile 23°C arasında olan yerlerde yetişen ağaçlardır.

 Romalılar 1inci yüzyıl civarına kadar Kuzey Afrikada ilk meyve bahçelerini geliştirmeye başlamışlardır. Daha sonra, Libyadan Fasa kadar yayılan Romalılar tarafından pek çok Afrika Ülkesinde portakal korulukları kurmuşlardır. Batı Roma imparatorluğu 5inci yüzyılda çöküşü ile birlikte dünya İslam halifeliğinin yükselişine tanıklık etmiştir. Roma imparatorluğunun çöküşü ile Avrupanın portakal sanayi de bir ters akıntıya uğramıştır. Kuzey Afrika, 7inci yüzyılda İslami halifeliğin sömürgesi altına girmiştir. Orta Doğu ile ticari ilişkiler kuran İslam halifeliği aracılığıyla portakallar orta Doğu ülkelerine ulaşmıştır. Portakal ticaretinin Avrupada tekrar canlanışı 11inci yüzyılda olmuştur.

(M.S. 711-1492) yılları arasında Kuzey Afrika ve Güney İspanyada yaşayan Müslüman Araplar, Avrupaya tarım alanında yeni fikirler kazandırmışlardır. Araplar yeni bitki türlerini bu bölgelerde yetiştirme girişimlerinde bulunmuşlardır. Bu bitkilerin en önemlilerinden biri de portakaldır. Yerel yöneticiler için görkemli narenciye bahçeleri Araplar tarafından planlanmış ve inşa edilmiştir. Bu bahçelerin en önemlisi Cordoba Camisinin sadece Portakal ağaçları dikili (Şekil 2) olan avlusudur (Orange Court).

Aslında, portakal ağaçları asırlardır bilinmekte, ancak meyvelerinin faydaları konusunda insanlar çok fazla bilgi sahibi değildiler. Vasco da Gama, 1497 yılındaki Hindistan seferine ait sefer defterinde, mürettebatının İskorbüt hastalığına (C vitamini eksikliğinden ortaya çıkan hastalık)  yakalandığını, bunların bir kısmının turunçgillerin meyveleri sayesinde hayatta kaldığını not etmektedir. 1768 yılında, Kaptan James Cook, yeni keşiflere yelken açtığında yanında 2 önemli botanikçi Dr. Solander ve Dr. Banks vardı. Cook, onları gemi hijyeni ve yemek kontrolleri için tutuyordu. 3 yıl denizlerde seyahatinin sonucunda Cook, mürettebatının çoğunu iskorbüt hastalığından portakal ve deniz lahanası sayesinde korumuştur. İskorbüt hastalığı 17inci ve 18inci yy denizcilerinde görülen ölümcül bir hastalıktır.

 Portakal bitkisi ayrıca ilaç ve parfüm yapında da kullanılır. Portakalın kabuklarından esans elde edilir. Bundan dolayı kabuk, çiçek ve yapraklarından parfümeride koku ve lezzet vermekte kullanılan uçucu yağlar elde edilir. Organik asitler, şekerler ve C vitamini yönünden zengindir. İlaç sanayisinde önemli yeri bulunan portakalın, çiçeklerinin kaynatılmasından elde edilen su, spazm giderir. Portakal kabuklarından yapılan şurup ise mide hastalıklarında kullanılır. Soğuk algınlığı, grip ve nezlede faydalıdır.

 Günümüzde portakal ağacı tıpta kullanılmaya devam etmektedir. Ayrıca pek çok Akdeniz ülkelerinde peyzajda özellikle ev bahçelerinde hem meyvesinden hem de çiçeğinin kokusundan yararlanmak için kullanımı oldukça yaygındır.

 Portakal ve diğer narenciye meyveleri son yıllarda ülkemizde oldukça farklı bir alanda kullanılmaktadır. Mersinde ilki 2010 yılında düzenlenen Narenciye Festivalinde bu meyvelerin her biri birer logo gibi kullanılarak çeşitli heykeller (Şekil 3) oluşturulmaktadır.

Mersinin komşu ili olan Adanada da son iki yıldır Portakal Çiçeği Karnavalı düzenlenmektedir. ‘Bu şehre özgü portakal çiçeği kokusunun sokaklarından tüm dünyaya yayılmaya başlayacak sloganıyla yola çıkan Adanalılar 2 yıldır bu karnavalı büyük bir coşkuyla kutlamaktadırlar.

 Antalya İlimiz ise portakal yetiştiriciliği yaygın olarak yapılan illerimizin başında gelmektedir. Ayrıca Antalyada portakal ağacı peyzaj düzenlemelerinde de sıkça kullanılmaktadır. Ama portakal kabuğundan yapılan Antalya usulü reçel (Şekil 4-5) henüz yeterince bilinmemektedir.

 Ayrıca geleneksel olarak ülkemizde Akdeniz bölgesinde portakal kabukları yanan sobanın üstüne konur ve tüm evi harika bir koku kaplar.

Çiçeğinin nefis kokusu, ağacının gölgesi, meyvesinin şifası ve rengi bu bitki geçmişte olduğu gibi gelecekte de insanoğlunun vazgeçilmezi olacaktır.

 

 

Romans spreading from Libya to Morocco have established many orange groves in African countries. Romans began to develop the first fruit gardens in North Africa in until about the 1st century. Oranges reached through the Middle East countries by trade relations with the Middle East of the Muslim caliphate. Establishing revival of orange trade in the Europe was 11th century again.


Paylaş: 

Diğer Haberler