
2 Ağustos 2022 Salı
Küreselleşme ve gelişen teknoloji ile insanlar kentlerde yerleşim alanları oluşturmuşlar ve doğal ekosistemler üzerinde baskı ve tahripler yaratmaya başlamışlardır. Tüm bu yoğun etki salgınları da beraberinde getirmiş, kentler ve salgınlar birlikte anılmaya başlar olmuştur. Salgınlar insan hayatını önemli derecede etkileyen afetlerdir ve tarih boyunca etkili olmuşlardır. Küresel ısınma ve iklim değişikliği, doğal alanların büyük ölçüde yok olması, doğal kaynakların yanlış kullanımı ve tahribi, hatalı ve plansız kentleşmeler bu salgınların tarih boyunca yayılım hızını önemli ölçüde arttırmıştır. Kent ve ekolojinin aynı derecede insan hayatına etkisi olduğunun tartışılması sonucunda akıllı kent kavramı ortaya çıkmıştır. Gelişen teknolojiyle ortaya çıkan akıllı kent kavramı sürdürülebilirlik kavramını kendisine ilke edinmiştir. Akıllı kentler kentlerdeki aşırı nüfus, ulaşım, kirlilik, sürdürülebilirlik, güvenlik, sağlık gibi toplumsal problemlerle baş edebilen kentlerdir. Bu çalışma kapsamında Covid-19 kriziyle mücadelede başta olmak üzere pandemilerde akıllı kentlerin bugün ve gelecekteki rolü, farklı ülkelerden örnekler ile değerlendirilmiştir.
Pandemi, bir hastalığın, enfeksiyon etmeninin veya sağlıkla ilgili bir sorunun çeşitli ülkelerde veya bir kıtada yayılması veya tüm dünya gibi çok geniş bir alanda yayılım göstererek nüfusun önemli bir bölümünün etkilenmesidir. İnsanlar, mikroorganizmalar ve hayvanlara göre çok daha sonra dünyada yaşamaya başlamış canlı grubudur ve dinamik ekosisteme adaptasyonu devam etmektedir. Ancak insan ekosistemi değiştirme gücüyle bazen bu doğal süreçlerde kesinti ve hasarlara neden olabilmektedir. Tarih boyunca çeşitli insan enfeksiyonlarına bağlı salgınlar görülmüştür. Bu salgınların ortaya çıkışının iyi anlaşılması, önümüzdeki süreçte çeşitli faktörlerin etkisini daha iyi anlamayı sağlayacak ve önlem alınmasını kolaylaştıracaktır. Bunun için tarihi süreçlerin iyi anlaşılması gereklidir. Geçim ve beslenme kaynakları açısından insanlık tarihine baktığımızda; avcılık-toplayıcılık, tarım, hayvan yetiştiriciliği, uygarlıklar dönemi ve günümüz modern toplumları tarzında klasik bir kronolojik sınıflama yapılmaktadır. Tarih boyunca her dönemde ortaya çıkabilen pandemiler günümüz modern toplumlarında ve kentlerinde ciddi etkiler yaratmış ve her dönemde toplumlarda kalıcı değişim ve dönüşümler olmuştur. Geçmişten günümüze kadar görülen salgın hastalıklardan insanlık tarihine en çok etki edenler veba, kolera, tifüs, çiçek, ebola ve grip olduğu bilinmektedir. SARS-CoV 2 (Covid-19) virüsü 7 Ocak 2020 de insana geçişi belirlenerek tanımlanan, SARS-CoV ve MERS-CoV gibi korana virüs ailesinden olup ciddi solunum yetmezliği oluşturan zarflı bir RNA virüsüdür. 31 Aralık 2019 tarihinde Çin'de 11 milyon nüfuslu Wuhan şehrinden bildirilen bir olgunun bugüne kadar hiç görülmemiş yeni bir Coronavirüs ile enfekte olduğu saptanmıştır. Bu virüsün de SARS-CoV ve MERS-CoV gibi bir zoonotik enfeksiyon yani hayvanlardan insanlara bulaştığı düşünülmektedir (Türkiye Bilimler Akademisi, 2020).
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından pandemi ilan edilen Covid-19 virüsü özellikle kentleri olumsuz etkilemektedir. Pandemi şartlarına uygun hareket eden akıllı kentler tasarlamak bu noktada öne çıkmıştır. Akıllı kentler kavramı özünde kentlerin doğa ve insan için maksimum verimlilik sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılması düşüncesini yansıtır. Araziyi verimli kullanma, yaşam kalitesini arttırma ve yerel ekonomik potansiyeli destekleme yönünde uygulanan yerleşimlerdir (Atmiş, 2016). Bu kapsamda akıllı kentler kentlerde planlama, afet ve risk yönetiminin ve özellikle de teknolojinin ne derece önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu süreçte Covid-19 salgınını hızla kontrol altına alan kentlerde, akıllı kent özelliğine sahip olanların öne çıktığı görülmüştür.
Kentlerde Afetler ve Afet Yönetimi
İnsanlar üzerinde fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen doğal veya insan kaynaklı olaylara afet denilmektedir. AFAD (2022) sınıflamasına göre afetler içerisinde salgınlar biyolojik afetler kapsamında değerlendirilmektedir. Son yaşanan Covid-19 pandemisiyle de görüldüğü üzere özellikle kentler gelecekteki bu tip muhtemel afetlerin merkezi olacaktır. Afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afet sonucunu doğuran olaylara zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale edilmesi ve afetten etkilenen topluluklar için güvenli ve gelişmiş yeni bir yaşam çevresi oluşturulabilmesi için, toplumca yapılması gereken topyekûn mücadele afet yönetimi olarak adlandırılmaktadır (AHDER, 2022).
Kentler nüfus, yoğunluk, yapı ve fonksiyonlarıyla afetlerden çok fazla etkilenmektedir. Bu sebeple olası afetlere hazırlıklı olmaları oldukça önemlidir. Dolayısıyla kentlerin afet öncesinde mekânsal organizasyonu, yapı ve fonksiyonlarının detaylıca analiz edilmeleri gerekmektedir (Erdin ve ark., 2017). Görüldüğü üzere kentlerin afetlerden en az hasarla çıkmalarını sağlamak üzere doğru ve sürdürülebilir bir kentsel planlama çalışması son derece önemlidir.
Gelecekteki Akıllı Kentler
Covid-19 pandemisi kent insanını geleceğini yeniden düşünmeye zorlamıştır. Evden çalışmadaki artış ofis ilişkilerini, ulaşım modellerini ve tüketim alışkanlıklarını etkilerken, yapay zekanın benimsenmesi ve otomasyondaki artış iş gücünü yeniden şekillendirmiştir. Kentlerin sonu olmasa da pandemi dünya çapındaki kent merkezlerine önemli zorluklar getirmiştir. Pandeminin kentler üzerindeki kesin etkisini tahmin etmek zor ve karmaşıktır. Bu karmaşık kentsel sorunları çözmek için algılanan potansiyelleri göz önüne alındığında, akıllı kentler kavramının daha fazla dikkat çekmesi şaşırtıcı değildir (Heine, 2021).
OECD (2020), akıllı kentleri "dijitalleşmeden yararlanan ve paydaşları insanların refahını iyileştirmek ve daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve dirençli toplumlar inşa etmek ile meşgul eden kentler" olarak tanımlamaktadır. Akıllı kentler, yapay zeka, bulut bilişim gibi dijitalleşmenin sunduğu fırsatları yakalayarak, özellikle Covid-19 acil müdahaleleri ve kurtarma aşamasını göz önünde bulundurup milyonlarca kentlinin yaşamını iyileştirebilmektedir. Kentlerde Covid-19 pandemisinin yaşattığı krizde dijital teknolojiler çok önemli rol oynamıştır.
Pandemi ile mücadelede Yapay Zeka (AI), Nesnelerin İnterneti (IoT), Büyük Veri (Big Data) ve diğer yeni teknolojiler öne çıkmıştır. Akıllı kentler ayrıca uzun vadede dayanıklılık, sürdürülebilirlik ve kapsayıcı büyüme elde etmek anlamında kentlere de yeni bir ivme kazandırmıştır. Covid-19 krizine yanıt olarak kentlerde dijital araçların kullanımına ilişkin çok sayıda örnek verilebilir ve bu örnekler kentlerin geçmişte yaygın olan teknoloji ve tedarik odaklı yaklaşımın ötesine geçtiğini ve ilerlemek için insan merkezli bir yaklaşımı benimsediğini göstermektedir. Örneğin, Seul kenti, sürücüsüz arabalar ve robotlar aracılığıyla ürün teslimatlarına öncülük etmiştir. Tokyo, çevrimiçi öğrenme imkanları sağlamıştır. Floransa, "ağ hakkı" olarak adlandırılan internete evrensel erişim hakkı sağlamayı hedeflemiştir. Montreal, insanların yerel taze gıdalara erişimini kolaylaştırmıştır (Heine, 2021). Pandeminin merkezi ilan edilen Wuhan kenti de vatandaşlarına kolaylık sağlamak ve pandemiyi iyi yönetmek adına 71 farklı akıllı kent uygulama sistemi kullanmış ve bu sistemleri oluşturmak için büyük verilerden faydalanmıştır (Cowley ve ark., 2018).
Ancak maalesef bu örnekler dijital teknolojilerin herkese eşit olarak ulaştığı anlamına gelmemektedir. Örneğin, İngiltere Birleşik Krallık'ta karantina sırasında varlıklı ailelerin çocuklarının, yoksul ailelerin çocuklarına göre evde öğrenime %30 daha fazla zaman harcayabildiklerini göstermektedir. Bu sebeple ortaya çıkan tartışmalarda akıllı kent girişimlerinin toplumlardaki herkesin refahını eşit olarak arttırıp artırmadığını belirlemek ve bu kapsamda özellikle birçok şehir ve ülkenin performansını ölçmeye ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır (Heine, 2021).
Pandeminin getirileri akıllı kentler için her zaman olumlu olmamıştır. Sağlık krizi ayrıca birçok akıllı kent projesini de kesintiye uğratmış ve kent yöneticileri için yeni engeller yaratmıştır. En önemlisi, kentlerin bütçeleri sıkıştırılmış ve yerel yönetimler için uzun süreli gelir açıkları öngörülmüştür. Buna karşılık, bazı hükümetler bu finansal boşluğun önüne geçmeye çalışmış ve teknoloji yatırımını desteklemek için kurtarma planları oluşturmuştur. Örneğin, Avrupa Birliği, NextGenerationEU adıyla bilinen 750 milyar Euro'luk bir kurtarma planı oluşturmuştur. Akıllı kentlerin güçlü güvenlik politikalarına ihtiyaçları olduğu da unutulmamalıdır. Aksi takdirde, akıllı bir kente güç sağlayan IoT omurgasının, siber suçlular ve diğer kötü niyetli aktörler tarafından zarar görebilmeleri de muhtemeldir (Heine, 2021).
SONUÇ
Covid-19 pandemisi, ekonomiler, hükümetler ve sivil toplum üzerinde yıkıcı etkiler yaratmıştır. Artan vaka sayılarından günlük faaliyetlerdeki aksamalara ve ekonomik kargaşaya kadar kentlerde kaos ortamı yaratmıştır ve bu durum da yerel yetkililer, işletmeler ve politika yapıcılar üzerinde hızlı ve yeterli şekilde hareket etmeleri için önemli bir baskı unsuru oluşturmuştur. Bu nedenle dünya, kentleri daha akıllı hale getirebilecek ve gelecekte diğer küresel şoklar ve krizlerle yüzleşmek için toplumları bilgi ve uzmanlıkla donatabilecek bilim, teknoloji ve politika konusunda yeni anlayışlar kazanmaya çalışmaktadır. Kentlerde yaşanan karantinalar ve sosyal mesafe kuralları nedeniyle, gelişmekte olan pek çok kentsel alan artık yeni e-devlet ve e-sağlık hizmetlerini benimsemek zorunda kalmıştır. Pandemi, ayrıca çevrimiçi eğitim, evden çalışma ve e-ticaret gibi dijital çalışma biçimlerinin gelişmesiyle de trafik, tıkanıklık ve hava kirliliğinin azalmasıyla sonuçlanan diğer çevre dostu uygulamaların önemini de ortaya koymuştur. Gelişmekte olan ekonomiler, sanayi ile ilgili olarak, 4G/LTE, 5G, yapay zeka (AI), nesnelerin interneti (IoT) ve makine öğrenimi gibi yenilikçi akıllı kent teknolojilerine yatırımı yönlendirme konusunda oldukça önemli girişimlerde bulunaktadır. Bu tür yenilikçi akıllı kent teknolojilerinin uygulanması sadece endüstriyi değil, aynı zamanda bir bütün olarak akıllı kentleri de dönüştürecektir (SME4SMARTCITIES, 2018). Dijital gelişmelerin yanında dijitalleşen çağda afet yönetimi gibi bir alanın da teknolojiyle adaptasyonu kaçınılmazdır. Kentsel mekânlardan çeşitli teknolojik donanım ve uygulamalarla verilerin toplanması, toplanan bu verilerin analitik süreçlerden geçirilerek bilgi ve akıllı uygulamalara dönüştürülmesi ulusal ve yerel ölçekte meydana gelebilecek bir afetin zararını en aza indirecektir (Yaman ve Çakır, 2018). Özellikle nüfus yoğunluğunun fazla olduğu kentlerde pandemi gibi salgın hastalıkların aniden ortaya çıktığı ve önlem almanın güçleştiği durumlarda klasik sağlık yönetiminden çıkılarak akıllı sağlık yönetim sistemleri oluşturulmalıdır. Sağlık tesislerinin yer seçimi doğru bir şekilde yapılmalı ve bu kapsamda yeni bir bağlamsal mobil sağlık konsepti akıllı kentler için önerilmelidir (Solanas ve ark., 2014;Öztaș Karlı ve Çelikyay, 2020).
Karantina süreçlerinde bireylerin eğitim, iş hayatı, sağlık hizmetleri ve alışveriş amacıyla gerek kırsal ve gerek kentsel alanlarda eşit bir şekilde temel ihtiyaçlarını sağlanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaçların doğru ve planlı bir koordinasyon ile bireylere ulaştırılması son derece önemlidir (Öztaș Karlı ve Çelikyay, 2020).
Pandemi ile kentlerdeki açık ve yeşil alanların önemi bir kez daha anlaşılmıştır. Bu açıdan kentlerde açık ve yeşil alan miktarının ve bu alanlara erişilebilirliğin gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bireyler üzerinde önemli etkileri olduğu görülmüştür. Özetle, dünyada kabul gören akıllı kent uygulamaları, özellikle günümüz teknoloji çağında gelecek pandemi ihtimalleri de göz önüne alınarak sağlık, eğitim, gıda temini, açık ve yeşil alan miktarı ve erişilebilirlik gibi pek çok kavramı içerisine alan hızlı ve yeterli çözümler üretebilen uygulamalar olarak günümüz kentlerine uyarlanmalıdır.
Kaynaklar
AFAD, 2022. Afet Türleri, https://www.afad.gov.tr/afet-turleri AHDER, 2022. Afet yönetimi nedir? https://www.ahder.org/definiciones/afet-yonetimi-nedir
Atmiş, E., 2016. Kentlere Soluk Aldıran Bir Sistem: Yeşil Altyapı, Süsbir Haber, Sayı 6, ss.64-66.
Cowley, R., Caprotti, F., Ferretti, M. ve Zhong, C., 2018. Ordinary Chinese Smart Cities: The Case Of Wuhan. Karvonen, A., Cugurullo F., Caprotti F. (Ed), In Inside Smart Cities (s. 45-65). New York: Routledge.
Erdin, H.E., Çelik, H.Z., Aydın, M.B.S., Özcan, N.S. ve Erdem, U. 2017. Afet Yönetimi İçerisinde Kentsel Mekân İhtiyacı ve Kentsel Arazi Kullanımları. Zerrin Toprak Karaman, Oğuz Sancakdar, İlkim Kaya (Ed.), Disiplinlerarası Afet Yönetimi Araştırmaları (s. 255-272), Albi Yayınları: İzmir.
Heine, I., 2021. Lessons from the Pandemic: The Future of ‘Smart Cities'. https://www.csis.org/blogs/strategic-technologies-blog/lessons-pandemic-future-smart-cities
OECD, 2020. OECD Principles on Urban Policy, OECD Principles on Urban Policy - OECD
Öztaș Karlı, R.G., Çelikyay. S., 2020. Akıllı Kentlerin Gelișiminde Covid-19 Etkisi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sos. Bil. Enst. Derg., Salgın Hastalıklar Özel Sayısı, 321-338.
SME4SMARTCITIES, 2018. Mediterranean SME working together to make cities smarter, https://www.enicbcmed.eu/sme4smartcities-can-smart-cities-win-fight-against-Covid-19
Solanas, A., Patsakis, C., Conti, M., Vlachos, I. S., Ramos, V., Falcone, F., 2014. Smart Health: A Context-Aware Health Paradigm Within Smart Cities. IEEE Communications Magazine, 52, 74-81.
Türkiye Bilimler Akademisi, 2020. COVID-19 Küresel Salgın Değerlendirme Raporu. https://www.tuba.gov.tr/files/yayinlar/raporlar/TUBA-978-605-2249-43-7.pdf.
Yaman, M. ve Çakır, E., 2018. Dijitalleşen Dünyada Akıllı Afet ve Acil Durum Uygulamaları. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 7(2), 1124-1138.