İNŞAAT SEKTÖRÜ VE İNŞAAT SEKTÖRÜNDE PEYZAJIN YERİ

İNŞAAT SEKTÖRÜ VE İNŞAAT  SEKTÖRÜNDE PEYZAJIN YERİ

Öncelikle mesleğimizin inşaat sektöründeki yerini tarif ederek konuya açıklık getirmek istiyorum. Son yıllarda, kozmopolitleşen büyükşehirlerde yaşayan insanlarımızın, evleri ve yaşadıkları çevrelerine yönelik beklentileri, daha yeşil mekânlar ve daha çok sosyal yeşil alan talebi olarak belirginleşmiştir. Bu beklentilerde müteahhit firmaları ve mimarları daha geniş ve etkili peyzaj alanları oluşturma isteği veya mecburiyetine yöneltmiştir. Elbette ki bu iş, uzmanlık gerektiren, insan ve doğa arasındaki ilişkinin yorumlanmasına yönelik başlı başına bir sanat dalı haline gelmiş olan, peyzaj mimarlığının ana konusu ve bu konuda eğitilmiş, uzman peyzaj mimarlarının ana çalışma alanıdır. Meydanlar, parklar, toplu konut alanları, çocuk oyun alanları, spor alanları ve tesisleri, kıyı şeritleri, botanik bahçeleri, hayvanat bahçeleri, resmi ve ticari alanlar, turizm ve eğlence alanları, milli parklar, kampüsler, karayolu ve ulaşım hatları ve hatta tarım alanları gibi birçok mekanın düzenlenmesi, doğal kaynak niteliklerinin ve bu alanlardaki bitki varlığının korunup güçlendirilmesi ile insanların fonksiyonel ve estetik ihtiyaçlarının karşılanması arasındaki dengenin sağlanmasının gerekliliği, işimizin ve sektördeki yerinin önemini gün geçtikçe arttırmaktadır. Aynı zamanda da mesleğimiz bu açıdan inşaat sektörünün gelişmesine ve yeni vizyonlar edinmesine katkı sağlamaktadır.

 

BİTKİLERLE ŞİİRSEL ETKİ

Tabii ki bu bahsi geçen işleri yaparken peyzaj mimarlarının kullandığı materyallerin en önemlisi bitkilerdir. Mesleğimin ilk yıllarında ülkemizde bu alanda kaliteli ve tür yelpazesi geniş bir bitkisel üretim yoktu. Fidanlıklardaki bitki çeşitliliği yetersizdi ve çoğu türü temin etmek de oldukça güçtü. Projelerimizde fonksiyon ve estetik amaçlarımıza uygun bitkisel tasarımları gerçekleştirebilmek için birçok farklı ebat ve türde bitkilere ihtiyaç duyarız. Örneğin: resmi ve ticari alanlarda; saygı, disiplin ve ciddiyet gibi duyguları tetikleyecek şekilde formal yapıda tasarımları ve geometrik formlu bitkileri tercih ederken, rekreasyonel ve eğlence amaçlı alanlarda ise daha informal tasarımlar ile doğal ve daha hareketli bitkisel formları tercih edebiliriz. Yılın her döneminde bahçenin etkin bir görünüme sahip olabilmesi için kompozisyonlarımızı farklı mevsimsel dönem ve şartlarda kendini gösteren bitkilerden oluştururuz. Bahçeyi tasarlarken uygun ebat ve yaşlardaki bitkileri tercih ederek hayalimizdeki bahçeye ilk günden sahip olabiliriz ve böylece zamanı da satın almış oluruz. İşte bu ilkelere yönelik bilinç ve farkındalığın artması sonucunda üreticilerimizin de kalite ve standartlarını yükseltmesi ile daha doğru ve amaca hizmet eden peyzaj uygulamaları artık daha kolay yapılabilmektedir.

Düşünün ki yıllarca çalışıp didinerek sahip olduğunuz bir müstakil eviniz var. Girişinin ferah ve anıtsal bir giriş olmasını, bahçenin geri kalanının ise dinlendirici, huzur veren, şiirsel bir kompozisyonda olmasını istiyorsunuz. Bu istenilen etkiler için girişte, örneğin simetri oluşturacak bir tasarımla, geometrik formlu topiariler veya sütun formlu bitkilerden faydalanabilir, böylece ferah ve anıtsal bir his oluşturabilirsiniz. Bu arada ev kütlesi ve bahçe büyüklüğü arasındaki orana uygun ebatlarda bitkileri seçmek de önemli bir noktadır.

Bahçenin geri kalanında istenen dinlendirici ve şiirsel etki için her dem yeşiller, yayılıcı, ibreli, bodur veya boylu bitkiler, geniş yapraklı ağaç ve çalıları birlikte kullanabilirsiniz. Bir peyzaj mimarının en büyük kozu ve tek oyuncağı olan bu bitkilerin mevsimlere göre yaşadıkları geçiş ve değişimler düşünülerek her mevsim farklı bir mekan hissi yaratacak bir tasarım sayesinde amaçlanan şiirsel etkiye ulaşılabilecektir.

 

KIŞ

Salonda oturuyorsunuz. Kış mevsimi, her yer kar ve dışarıya baktığımızda hiç çiçek yok. Fakat öyle bitkilerimiz var ki; bir Mavi Ladin (Picea sp.) veya Göknarın (Abies sp.) hemen yanında Kızılcıkın (Cornus alba) yapraksız kırmızı veya sarı renkli dalları ile kar üzerinde bıraktığı kaligrafik etkisi veya bu dolgun ibrelinin yanında kullanacağımız, Süs Fındığı (Corylus avellana)nın kuru dallar üzerinde tüm kış ayı boyunca şıkır şıkır sarı küpelerinin renk ve doku etkisi sayesinde soğuk kış aylarında dahi çarpıcı bir manzaranız var.

 

İLKBAHAR

İlkbahar dönemine girerken bu manzara tamamen farklı oluyor. Sürekli her dem yeşil ya da mavi gördüğümüz ibreli ağaçlar psikolojik olarak göz algımızda bir rutin yaratırken ilkbaharda renkler, çiçekler ve yapraklar devreye giriyor. Bu her dem yeşilin önünde aniden çiçeklenen bir Manolyanın (Magnolia soulangeana), Bahar Dalının (Chaenomeles japonica), Leylakın (Syringia vulgaris) veya Kartopunun (Vilburnum sp.) çiçekleri tüm görsel etkiyi her dem yeşilden alıp rengarenk çiçeklere odaklıyor.

 

YAZ

Bu süreç böyle devam ederken yaz sezonunda çiçeklerin etkisi geçmeye başladığında ise geç çiçeklenen bitkiler ve tüm yaz boyunca çiçekleri ile Alıçlar (Crateagus sp.), Ağaç Hatmi (Hibiscus syriacus), Fener Ağacı (Koelreuteria paniculata), Abelyalar (Abelia grandiflora) devreye girerken ilkbaharda çiçekleri ile nazlanan diğer bitkiler bu kompozisyona meyveleri ile dahil oluyorlar. Bu inanılmaz geçişler insanın aklında hangi bahçede, nerede, nasıl, ne zaman sorularını oluştururken bahçedeki tekdüzelik etkisi ortadan kalkıyor.

 

SONBAHAR

Yaz mevsimi etkisini azaltırken ve tüm bitkiler çiçeklerini ve meyvelerini kaybetti artık derken bu kez de bitkilerin birçoğu sonbahar renkleriyle devreye giriyor. Sumak (Rhus typhina) kızarırken, Mabet Ağacı (Ginkgo biloba) altın sarısı, Amerikan Sarmaşığı (Amphelopsis quinquifolia) narçiçeği gibi kırmızı, Akçaağaçlar (Acer sp.) kendi türlerine göre kıpkırmızı veya altın sarısı renklerini aldığında, tüm ressamların ve sanatçıların ilham kaynağı olmaya başlıyor.

 

Tam da artık daha ne göreceğiz derken, mevsim rüzgarlarıyla dalgalanan birçok ağaç ve çalı yapraklarını döküyor ve dökülen yapraklar yepyeni bir sürprizle karşılıyor bizi. Sapsarı veya kıpkırmızı dalları ile Kızılcık (Cornus alba), beyaz gövdesi ve balerin edasıyla Huş Ağacının (Betula sp.) yanında Süs Fındığının (Corylus avellana) sarı şıkır şıkır avize gibi tohumları veya Ateş Dikeni (Pyracantha coccinea) bitkisinin turuncu minik tohumları sanki kar üstünde sıra dışı bir hayatın sihrini ve mucizesini anlatıyor.

İşte tüm bunlar bitkiler sayesinde mümkün olmakta, yaşam kaynaklarımızdan biri olan bu bitkiler renk, çiçek, form, doku, yaprak ve boy etkileriyle, gelişen teknolojiyle beraber yaşam alanlarımızda da bir vazgeçilmezi oluşturmaktadır.

Günümüz müteahhitleri artık bunun farkına varmışlar ve mimari şekillenirken bir peyzaj mimarının dokunuşundan, yani bitkinin şiirini yazan meslek dalından yardım almaktadırlar.

 

 

BİTKİ TASARIMCIYA SEÇENEK SUNAR

Kentleşme hareketlerine bağlı olarak yeni yapılaşan alanlarda ve konut bahçelerinde son zamanlarda dış mekan süs bitkileri kullanımında kısmen de olsa artış ve çeşitliliğe rastlanabilmektedir. Artık ülkemizde üretici yerli sermaye de istenilen düzeyde tür çeşitliliğine ulaşmaya başlamıştır. Ülkemiz çok farklı iklimsel özelliklere ve ekolojik çeşitliliğe sahip bir ülkedir. İklim ve toprak özellikleri bakımından süs bitkileri yetiştiriciliğine son derece uygundur. Ve aynı zamanda birçok süs bitkisi türünün de gen kaynağıdır. Umarım bu imkânlar gelecekte daha da iyi kullanılabilinir.

Bitkiler tasarımcıya boyut, biçim, doku, renk, hareket, ışık ve gölge etkileri yönünden çok çeşitli seçenekler sunmaktadırlar. Projelerde istenilen etkileri yaratabilecek bitkilerin, Türkiyede yetiştirilen bitki türleri içerisinden seçilebilmesi, daha makul rakamlarla daha özgün uygulamalara imkan sağlayarak tasarımcılara ilham kaynağı olacak, projelerinin hayata geçişini görmenin verdiği mutlulukla daha özel projeler, mekanlar ortaya çıkarabileceklerdir.

Ülkemizde fidanlıklarda bitkiler için bir takım standartlar geliştirilmiştir. Bu standartlar ortak bir dil yakalamamıza ve daha doğru sonuçlar elde etmemize yardımcı olmaktadır. Çünkü üretici, tasarımcı ve uygulayıcının aynı dili konuşabilmesi, işin kalitesi bakımından önemli bir hususu oluşturmaktadır. Tabi ki de aynı işin bir de bakım boyutu vardır ki o da bambaşka bir konudur.

Farkındalıklarımız ve bilgimiz ile istenilen noktalara ulaşabiliriz. Süs bitkileri yetiştiricileri yurt içi piyasasındaki gereksinimleri sağladıkları gibi ve ihracat yaparak da ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadırlar. Devlet desteği ile süs bitkileri yetiştiriciliği daha efektif olarak kullanılan bir sektör haline gelebilir. Daha yeşil bir dünya için biz peyzaj mimarlarını takip edin.

Çevre, yaşamımızı sürdürdüğümüz, hayatımızın şekillendiği ve birçok ortak anılarımızın biriktiği yerlerin bütünü demektir. Umarım tasarladığımız mekanlar yaşamlarımıza güzel anılar, unutulmaz anlar ve de mutluluk katıyordur.

 

 


Depending on the urbanization movements, recent use of outdoor ornamental plants partially increases -in the rate of usage and diversity- in residential gardens and new established area. 


Paylaş: 

Diğer Haberler