
5 Ağustos 2022 Cuma
Gelecekte tercih edilecek peyzaj tasarımları ve bitkiler neler olacak? Bu konuda ciddi gelişmeler ve örnek uygulamalar yapılmakta ve yapılmaya devam etmektedir. Bitkilerin ilk olarak kendi kendine yetebilme konusundaki araştırmalar David Latimer isimli bir İngiliz tarafından 1960 yılında başlatıldı. David Latimer bu tarihte dev bir cam fanus/teraryum içinde bitki yetiştirmeye başladı. En son bu fanustaki bitkiyi 1972 yılında kapağını açarak sadece 1 kez sular ve tamamen kapatır. Bitki 1960 yılından beri, tek istisna olarak 1972'de verilen bu su dışında kapalı bir ortamda yaşamaya devam eder. 60 yıldan fazla bir zaman sürecinde yaşamaya devam eden bu bitkinin sabit bir ekosistem olarak devam edegelen yaşamı, bitkilerin kendi kendine yaşam döngüsü içinde hayatiyetlerini devam ettirebildiğinin tipik göstergesidir.
Toprakta bulunan bakteriler dökülen bitki parçalarını oksijen ile parçalamakta, ortama karbon dioksit çıkarmaktadır. Ortamdaki karbon dioksiti de bitkiler yeniden oksijene çevirerek yaşam döngüsünü tamamlamaktadırlar. Böylece sadece güneş ışığı dışında bitki kendi ihtiyacını karşılayabilmektedir. Aslında bu cam fanus, içinde yaşadığımız dünyanın bir kopyasıdır. Dünya kendi kendine kolaylıkla yetebilmektedir. Ancak dünyanın içinde insanın bulunması ve doğayı zorlayıcı biçimde kendine çevirebilme isteği birçok ekolojik sorunun meydana gelmesine neden olmaktadır. Oysa hiçbir şey yapmasa da dünya kendi kendine yetebilmektedir.
Aynı şekilde peyzaj düzenlemeleri, parklar ve açık alanlar sürdürülebilir biçimde kendini yenileyebilmektedir, ancak insan olaylara müdahil olmakta onu kendi istediği biçime çevirmeye çalışmaktadır. Bu durumda ya bitkiler teslim olmakta, insanın istediği biçime girmekte ya da ölüp gitmektedir. Aslında her yörenin habitatı farklıdır, bu nedenle her yerde yetişebilen bitki çeşidi de değişiklik gösterir. Ancak insan kendi isteğine göre bitkilere şekil vermeye, istediği alanlarda yetiştirmeye, bitkinin değil kendi istediği ortamda yaşatmaya meyillidir. Bu durum insanın doğanın bir parçası değil, onun hâkimi gibi davranmasının sonucudur. Oysa bizler de doğanın bir parçası ve onun zorladığı koşullarda yaşamaya mahkûm canlılarız.
Peyzaj ve park alanlarını da bu şekilde düşünmek gerek. O alanların habitatına uygun bitkilerin yer aldığı düzenlemeler ile onların istediği ortamların sağlanması sürdürülebilir yeşil alanların oluşmasına katkı yapacaktır. Bu nedenle peyzaj düzenlemelerinin mutlak surette bitki ekolojisine uygun yapılması sürdürülebilirlik açısından önemlidir. Bitkiler dünyanın süsü olduğu kadar diğer canlıların yaşamı için gerekli olan oksijeni üretir. Dünya atmosferi bitkiler sayesinde biyolojik çeşitliliğini korur. Aynı şekilde bitki çeşitliliği ortamın güzelleşmesine, yaşanabilir park, bahçe ve ortamların oluşmasına da etki eder. İşte bu nedenledir ki hemen her ortamın kendine özgü bitkileri bulunmaktadır. Başka ortamların bitkileri, o ortamın dışında zorlama biçimde bulunduğu için bir süre sonra hayatiyetlerini sona erdirir. Buna tipik bir örnek olarak çiçekçiden alınan bir saksı çiçeğin ev ortamında uygun ışık ve nem dengesinin sağlanamaması sonucu deforme olması, kuruması hatta ölmesi gösterilebilir.
Her ne kadar açık ortamda olsa da park içinde bulunan bitkiler de bu şekildedir. Güney bölgelerde açık alanda yetiştirilen kauçuk bitkisinin, iç bölgelerde ancak ev ortamında yaşayabilmesi doğru sulama ve bakım sağlanamaz ise kuruması ya da yaprağını dökmesi, gelişememesi, buna karşılık bu bitkinin peyzaj düzenlemelerine alınması doğru bir planlama olmaz. Doğru planlama en az onun kadar güzel, albenili bitkilerin bu ortamda bulunmasının sağlanmasıdır. Bu bakımdan planlama ya da peyzaj düzenlemesi nerede yapılacak ise öncelikle o yöreye uygun bitkilerin seçiminin yapılması, düzenleme ya da parkın kendisi kadar büyük öneme sahiptir.
Diğer bir konu da hayvanlar ile ilgilidir. Gelişmiş ülke parklarında küçük hayvanlar diyeceğimiz sincap, tavşan ya da benzeri hayvanlar mutlak surette düzenlemeler içinde yer almakta, peyzajın tamamlayıcı unsuru olarak kullanılmaktadır. Ayrıca kuşlar için de bir alan ayrılmıştır. Zira parklar kuşların yaşama alanları içinde bulunmakta, onlara barınak sağlamaktadırlar. Bu bakımdan da peyzaj alanları ayrıca değerlendirilmelidir. Gezme fırsatı bulabildiğim alanlar içinde küçük hayvanların serbest ve özgür biçimde peyzaj alanlarına renk kattığı görülmektedir. Öyleyse hem sürdürülebilirlik hem de çeşitlilik bağlamında peyzaj alanlarının değerlendirilmesi, bunun bulunduğu yörenin habitatı kullanılarak yapılması çok çok önemlidir. Bugünden tezi yok, yöresel habitatların peyzaj alanlarında kullanılabilirliğin araştırılması yapılması gereken öncelikli işler arasındadır.