20 Eylül 2024 Cuma
Hemen her şeyin ayağına geldiği, kıpırdamadan da birçok işin yapılabildiği günümüz dünyasında bugüne kadar biriktirilmiş bilgilerin kullanılması ile oluşturulan yapay zekâ, ya da diğer ismiyle bilgisayar aklı, bizim yerimize de tasarımlar yapabilir duruma gelmiştir. Zaten geniş ölçüde hesaplama yapanlar, muhasebe yapanlar, hesaplamalar ile uğraşanlar bilgisayarın o müthiş hızla yaptığı analizleri öteden beri kullanmaktadır. Bilgisayarın asıl adı İngilizce Computer yani hesaplayıcı anlamından gelmektedir. Türkçe "bilgisayar" sözcüğünün kökeni ise, Türk bilgisayar mühendisi ve dilbilimci Aydın Köksal tarafından bilgi + say + -ar köklerinden türetilmiştir. Dolayısıyla geçmişten bugünleri gören mucidimiz bilgiyi de hesaplanabilecek bir değer olarak sözcüğün içine yerleştirmiştir. Bugün yaygın biçimde bilginin de bir veri olarak kullanıldığını görebiliyoruz.
Oysa bundan çok da uzun olmayan bir süreç içinde yarım yüzyıl kadar önce hesaplamalar elle ve çarpım tabloları kullanılarak yapılıyordu. Bizim mahallede bakkal Ahmet amcamız veresiye defterinden sağlama yapar ben şaşırır kalırdım. Borcu toplar ve farklı bir teknikle yaptığı sağlama sonucunda borcumuzu söylerdi. Sonraki zaman zarfında hesap makineleri ortaya çıktı, insan artık en basit işlemleri bile zekasını kullanarak değil, makineler yardımı ile yapar oldu. Gerçekte bu kadar güven veren makinelerin hesaplamaları doğru mu? Elbette doğru rakamlar verildiği takdirde doğru sonuçların alınması kaçınılmazdır. Şimdi yapay zekâ uygulamaları ile rakamlar yerine sözcükler yanyana dizilmekte ve bir metin oluşturulabilmektedir. Bunu, bilgisayarların geniş bir arşivden yararlanarak yaptığını biliyoruz. Acaba deme lüksümüz bile kalmadı. Gerçekten de sözcükler mükemmel bir şekilde mi diziliyor? Buna elbette diye cevap verebiliriz ancak içindeki duygunun da aynı şekilde verildiğinden emin değilim.
Dolayısıyla bilgisayarla oluşturulan peyzaj projelerinin duygudan yoksun olduğunu söyleyebiliriz. Bazıları için duyguların önemi olmayabilir ancak doğayla, peyzajla, çiçekle, böcekle uğraşanların duygu ile ilgisinin olması kaçınılmazdır. Adı üstünde Peyzaj Mimarı dediğimiz kimselerin projelerine duyguyu katmaları şarttır. Aksi durumda projeler çok güzel, estetik ancak kokusuz yapay çiçeklere benzer. Bu bakımdan ben doğallıktan ve duygu katılmış projelerden yanayım. Hatta projeler tematik alanlarda olmalı ve o temayı insanlar yaşayabilmelidir. Bunun güzel örnekleri elbette vardır. Örneğin; Konya'da Kyoto Japon Parkı turistik destinasyonlar arasında gösterilmekte, ziyaretçiler tarafından gezilmektedir. Buna benzer örneklerin park ve bahçelere uygulanması, yapay zekanın yerine temanın verdiği duyguların konulması hem estetiği hem de kalıcılığı artırır kanaatindeyim. Bir Cem Karaca parkında, şarkıcının hafif müziğinin çalınması değildir önemli olan, orada şarkıcının ayak izinin, bir şarkı sözündeki anlamın doğa ile bütünleşmesidir. Diyarbakır'da Cahit Sıtkı Tarancı Müzesini gezerken o taş avluda şairin dizelerini hissetmektir. Odalarda, duvarda o duygu dolu anları yaşamaktır. Bu nedenle bilgisayarlar aracılığı ile yapılan ya da yapılacak olan çalışmalarda hep bir duygu yoksunluğu yaşanacak, doğallık yerine yapaylık olacaktır. Ancak bunu söylerken yapay zekadan yararlanmayalım demiyorum. Elbette ekolojiye, ortama uygun bitki seçimi, ölçüler, yerleştirmeler bilgisayarlar aracılığı ile yapılacaktır. Çünkü insan ne kadar dikkatli yapsa da mutlaka gözünden kaçan unsurlar meydana gelecektir. Bilgisayarlar hataları minimize etme bakımından bir araç olarak kullanılmalı ancak projelere hayat veren duyguyu o projenin müellifi yapmalıdır. Tıpkı Yunus Emre'nin sarı çiçeğe sorması gibi, yapacağı işlere duyguyu katmalıdır. Yapay çiçekler ile doğal olanlar arasındaki fark da budur. Doğal olanların yaşam döngüsünü görürken, yapay olanların doğal döngüsü olmamaktadır. Bu bakımdan yapay zekâ kullanılmalı ancak tüm işlemler ona yüklenmemelidir. Bugün çok sayıda proje yapay zekâ tarafından tıpkı sanayi ürünleri gibi birbirine benzer şekilde yapılmaktadır. Oysa her birinin ayrı ve anlamlı özelikleri ile yerleri vardır.
Bunun proje müellifi tarafından mutlaka gözden geçirilerek verilmesi gerekir. Duygusuz, anlamsız projeler yerine, duygunun olduğu projeleri görmemiz gerekir. Bunu yapmak zor olmasa gerekir. Zira işlemler artık eskisi gibi mekanik hesaplamalar ile değil, çok daha hassas bilgisayarlar aracılığı ile yapılmaktadır. Ancak zaman içinde insanın tembelliği bazı durumlarda işin kolaycılığına kaçmayı, kopyalamayı başarı olarak niteleyebilmektedir. Bundan kaçınmak ve özgünlüğe yönelmek, bu arada yapay zekanın pratikliğinden yararlanmak en doğru yoldur.