SÜSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan'la süs bitkileri üretiminden, SÜSBİR'in faaliyetlerine kadar birçok konuyu konuştuk. Akcan; "Süs bitkileri sektörü günümüzde artık gıda kadar önemli bir hâl aldı ve insan psikolojisinin iyileşmesinin ve sağlıklı nesiller yetişmesinin de bir parçası oldu" dedi.
İlk olarak SÜSBİR' in çalışmalarını ve sektördeki önemini sormak istiyorum. SÜSBİR hangi çalışmaları yürütüyor?
SÜSBİR, kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü olarak sektörün tek temsilcisidir. Üye sayısı bine yaklaşmıştır. SÜSBİR; üyeleri arasında dayanışma sağlayarak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, ekonomik ve sosyal hakların korunmasını sağlamak, mevzuatın oluşumunda sektörün temsilcisi olarak katkıda bulunmak ve mevzuatla verilen görevleri yerine getirmek amacı ile çalışmalarını yürütüyor. Türkiye bulunduğu coğrafyayla ve farklı iklim özellikleriyle süs bitkisi üretimine çok uygun bir bölgede. Üretim koşullarının uygunluğunun yanında pazara yakınlık avantajı da sektörün her geçen yıl daha da büyümesini ve gelişmesini sağlıyor. Bu bilinçle SÜSBİR; üyelerinin, kabul edilmiş standartlarda üretim yaparak arz-talep dengesi kurulmuş bir piyasada ürünlerin değerini bulabilmesi, ürün çeşitliliğinin artması, uluslararası pazarda sektörün hak ettiği yere ulaşmasını hedefliyor.
"SÜSBİR bu hedefle çalışmalarına devam ediyor"
SÜSBİR'in 2017 yılı başlarında faaliyete geçirdiği ve süs bitkileri sektörü adına önemli projelerinden biri olan SÜSBİR Ürün Anons ve Satış Portalı, kullanıcıların talepleriyle sürekli iyileştirilmekte ve her geçen gün artan üye sayısıyla büyümeye devam etmektedir. Üyeler, kendilerine ait kullanıcı adı ve şifreleriyle bilgisayardan ve mobil cihazlardan giriş yapabildikleri portalda kendi ürünlerini; boy, kutur, miktar, kap durumu ve kap hacmi bilgilerini ürüne ait fotoğraflarla destekleyerek ekleyebiliyor, bu bilgileri ve fotoğrafları güncelleyebiliyorlar. Pazarlama kanalı olarak süs bitkileri sektörüne yeni bir soluk getiren portalda üyeler ürünlerini en az masrafla, -şimdilik- Türkiye'nin her yerine pazarlama imkânı bulabiliyorlar.
Onun dışında pandemi sonrası dönemde yaptığımız bölgesel istişare toplantılarıyla üyelerle buluştuk. Yalova, Ankara, Adana-Mersin ve Antalya üyeleriyle bir araya geldik ve pandemi sürecini birlikte değerlendirdik. Hem de önümüzdeki süreçte yapılacaklarla ilgili fikir alışverişinde bulunduk.
Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığımız protokol gereği eğiticilerin eğitimleri temalı bir haftalık bir program düzenledik. Yalova'da Türkiye'nin dört bir yanındaki Tarım liselerinde süs bitkileri alanında eğitim veren öğretmenlerimize sunumlar yaptık. Hem teknik konularda hem uygulamaya dair tecrübelerimizi aktardık. Üretim alanlarını gezdirdik. Sektörde çalışacak ara elemanları yetiştiren bu okullarda, pratikte nelere ihtiyacımız olduğunu anlattık. Sektörde kalifiye ara eleman sorunu önemli bir sorun. Bunun gibi çalışmalarımız önümüzdeki dönemde de devam edecektir.
SÜSBİR'de de çok emeği olan sektör büyüğümüz Ricardo Disperatti adına 2019 yılında vermeye başladığımız burs ödemelerimiz devam ediyor. Sektörde çalışacak, şu anda lise ve üniversitelerde süs bitkileri ve peyzaj alanında eğitim gören, başarılı ve ihtiyaç sahibi gençlere SÜSBİR üyelerinin gönüllü bağışlarıyla kurduğumuz hesap üzerinden burs ödemesi gerçekleştiriyoruz.
2019'dan bu yana, 6 Teknik Anadolu Lisesi ve 5 üniversite öğrencisi olmak üzere 11 öğrenci Ricarda Disperati eğitim bursuyla mezun oldu. Mevcut durumda 3 üniversite öğrencimiz bu burstan faydalanmaya devam ediyor. Sektörde çalışacak gençleri teşvik amacıyla bu bursu önemsiyoruz.
Süs bitkileri üretiminde kalite artıyor diğer yandan ithalat azalırken ihracat artıyor bunu her platformda ifade ediyorsunuz. Genel anlamda süs bitkileri sektörünü nasıl değerlendirirsiniz?
Dünyada iklim değişikliği, küresel ısınma ve kuraklıkla mücadele politikaları hız kazanırken, diğer yandan iklim değişikliğinin ticaret politikalarıyla bağlantısı da giderek güçlendi. Salgın sonrası dönemde ekonomik büyümenin sürdürülebilir bir biçimde sağlanması hedefi dünya ekonomisinin neredeyse tüm aktörleri tarafından benimsendi. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat ile tüm politikalarını yeşil dönüşüm temelinde şekillendiriyor.
Süs bitkileri sektörü günümüzde artık gıda kadar önemli bir hâl aldı ve insan psikolojisinin ve sağlıklı nesiller yetişmesinin de bir parçası oldu. Büyüyen ve gelişen şehirlerde nefes alanları yaratmak ve gelecek nesillere çevre bilincini aşılamak bu sektörün sorumluluklarındandır. Gelişen sosyoekonomik yapıyla birlikte artan çevre bilinci, özellikle son yıllarda ülkemizde süs bitkileri üretiminin taleple orantılı olarak artmasını sağladı. Sektörümüzün kendine ait bir destekleme modeli yok ve mevcut tarım destekleri de bizim üretim şeklimize uygun değil. Bu yüzden biz Türkiye'de süs bitkileri "kendi kendine gelişen bir sektör" diyoruz.
"Türkiye de süs bitkileri sektörü rakip ülkelere göre oldukça genç ve dinamik bir sektör"
Sektör, süs bitkilerinde kaliteli ürün yetiştirmenin önemini ihracat arttıkça daha çok kavradı. Yurtdışı talebi, kaliteli ürün ve devamlılığı olan üretimin daha fazla olması sektörün de kendini üretimde geliştirmesine vesile oldu. Yüksek kalitede ürünün pazarı da daha geniş oluyor.
Üretimde kalitenin önemi SÜSBİR'in her zaman ilk gündemi oldu, üyesi olduğumuz ENA(Avrupa Fidanlıklar Birliği) tarafından yayınlanan Kalite Standartlarını kendi kurduğumuz bir çalışma grubuyla birlikte Türkiye'ye uyarlayarak Süs Bitkileri Kalite Standartları olarak yayınladık. Web sayfamızdan bu standartlara ulaşabilirsiniz. SÜSBİR özellikle ürün pazarlama da sektörün aynı dili konuşması amacıyla da ürünlerin, isimleri, ölçülendirmesi ve üretime dair terimler konusunda TSE'ile iş birliği yaparak üç standart yayınlanmış ve sektör hizmetine sunulmuştur.
2017 yılından sonra ithalat kademeli olarak düştü ve sektör ihracatçı konuma geçti. Bu konuda SÜSBİR'in özellikle kamu alımları ve belediyelere olan yerli bitki kullanımına ilişkin çağrısı yerine ulaştı. Yerli ve milli ürün kullanılması algısı toplumda yerleşmeye başladıkça, Belediyeler ve kamu kurumları ithal ürün alımını oldukça sınırlandırdı. Biz bununla ilgili önerimizi her platformda dile getiriyoruz. Üretim planlaması yapılmalıdır. Belediyeler ve kamu kurumları gelecek dönemde yapacakları alımları önceden planlarlarsa, üretici de üretimlerini bu doğrultuda yapar. Sektöre uygun politika ve planlamalarla, her bölgeye uygun ve istenilen boyutlarda bitki yetiştirilebileceğiz.
Ülkemiz, önemli avantajlarına rağmen dünya süs bitkileri ticaretinden gereği kadar pay alamıyor. 2021 yılında sektör 130 milyon dolarlık ihracat yaptı. Buna karşılık ithalat 50 milyon dolar seviyelerinde. İhracat arttı ancak halen istenilen seviyelerde değil.
Bürokratik işlemlerin kolaylaştırılması ve hızlandırılması, analiz ücretlerinin makul seviyelere çekilmesi gibi teşvik ve tedbirler, sektörün ihracat rakamlarını hızla daha da yukarı taşır. Süs bitkileriyle ilgili farklı kurumlar arasında iyi işleyen bir koordinasyon sistemi ile ihracat aşamalarında engellerin kaldırılması ihracatı destekleyecek önemli unsurlardan birisidir. Örneğin; yaşlı narenciye ağaçlarının peyzaj amaçlı kullanımı için ihracatı üç yıl önce serbestken, bugün bir talimatla bu ihracat engellenmiş durumda. Sektör bu konunun da bir an önce çözümlenmesini bekliyor.
Sektörün bazı önemli talepleri var. Bunlardan ilki KDV oranındaki indirim. KDV'nin düşmesi üretici için neden önemli? SÜSBİR bu konuda neler yapıyor?
Süs bitkileri sektörü, bitkisel üretim içinde önemli bir yere sahip olan ve yüksek katma değer üreten bir sektördür. Kırsal iş gücünün artması, en azından yerinde kalması için de vazgeçilmez bir üretim dalıdır. Sektörümüz emek yoğun bir sektör, süs bitkileri peyzaj, inşaat, tohumculuk, nakliye, plastik gibi pek çok sektörü de destekler konumda. Ancak yüksek KDV üreticimizin omzunda büyük bir yük.
Covid-19 tedbileri kapsamında 31 Temmuz 2020 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile süs bitkilerinde KDV geçici olarak %8 e indirilmişti. Bu düzenleme 30 Eylül 2021 tarihinde sona erdi ve KDV yeniden %18 olarak uygulanmaya başladı. Pandemi sürecinde uygulanan %8 KDV sektörde üretimi ve ihracatı arttırdı. 2021 yılında ihracat bir önceki yıla göre %52 arttı. Ancak bu karar normalleşme sürecinde kaldırıldı ve KDV tekrar %18 oldu.
Cumhurbaşkanlığı Kararı ile tohumculuk sektöründe(tohum, fide ve fidanda) KDV %1 olarak uygulanırken, aynı sektörde olan ve aynı kanunla tanımlanan süs bitkileri sektöründe KDV oranı %18 olan tek sektör süs bitkileri kaldı. Rekabet ettiğimiz Avrupa ülkelerinde süs bitkilerinin KDV oranı ortalaması %8 olarak karşımıza çıkıyor.
Yeşil ekonomiye uyum sağlanması, karbon yutaklarının artması, önümüzdeki süreçte ülkece ödeyeceğimiz karbon vergilerinin azalması, kırsalda çiftçi istihdamının, üretimin ve ihracatımızın artması, kısaca millî ekonomimiz ve yerli üretim süs bitkilerimizle nefes almamız için KDV'nin %1 olmasa bile %8'e düşürülmesini talep ediyoruz. Bununla ilgili talebimizi her platformda dile getiriyoruz. İlgili makamlara resmi başvurularımızı yapıyoruz, görüşmelerimiz devam ediyor. En kısa zamanda KDV'nin düşürülmesini bekliyoruz.
Üretim için ilk aşama arazi tahsisi fakat son yıllarda arazi konusunda üreticilerin daha da zorlandığını biliyoruz. Bu konuda neler söylersiniz?
2002-2021 yılları arasında süs bitkileri üretim alanları 2,5 kat arttı. Bu artışa rağmen sektörün hedefine ulaşması için daha fazla üretim alanına ihtiyacı var. Sektör üretim alanları tarımın genelinde olduğu gibi çok parçalı, küçük arazilerden oluşmakta. Üretimde kullanılan arazilerin büyük bölümü kiralık, bu durum gerekli altyapı yatırımlarının yapılmasına engel oluyor. Örneğin, Yalova'da kiralık arazi kullanımı %98 oranında ve bunun yarıya yakını 5 yıl ve daha az kiralama sürelerine sahip. Bunun yanında yine önemli üretim yerlerinden Sakarya'da kiralık arazi oranı %83 ve Sakarya'da bu alanların yarıdan fazlası 5 yıl ve daha az süre ile kiralanıyor. Antalya, Mersin, Adana gibi üretimin yoğun olduğu illerde de aynı şekilde %80 ve üzerinde kiralık arazilerde üretim yapılıyor.
Yine çok yıllık dış mekan süs bitkileri üretimi için uzun dönemli kiralamalar (10 yıl ve üzeri) yapılmasının güçlüğü, üretim yapılan bölgelerin çoğunun imar planlarının içinde kalması gibi sorunlar da üretim alanlarında artışı engelleyen unsurlar. Kamu elindeki kullanılmayan nitelikli arazilerin uzun dönemli kiralamalarla süs bitkileri üreticilerine tahsisi ve üretimin bir araya toplanması, sektörü arazi konusunda rahatlatacaktır.
Kasım 2017'de hazine arazilerinin rayiç bedelin binde biri ile sektöre kiralanması hakkında Tebliğ yayınlandı. Milli Emlak Genel Müdürlüğünün bu kapsamda ilana çıktığı araziler süs bitkileri üretimine çok da uygun olmayan araziler olduğundan maalesef bu tebliğden istediğimiz sonucu alamadık. Değişen Orman Kanunu ile de atıl orman alanlarının kiralama yoluyla sektöre tahsisinin önü mevzuat açısından açıldı. Ancak uygulamada henüz yol kat edilemedi.
Ara eleman dediğimiz teknik personel konusunda tüm sektörlerde eksiklikler olduğunu biliyoruz. SÜSBİR bu anlamda bazı çalışmalar yürütüyor bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz?
Nitelikli teknik personel konusunda sektörümüzde çok büyük eksiklikler var. Çok fazla Tarım liseleri, meslek yüksek okullarında süs bitkileri ve peyzaj alanında eğitim veren kurum var ancak buradan mezun olan öğrenciler sektörde çalışmak istemiyor. Süs bitkileri emek yoğun bir sektör. Öğrenciler bu okullarda teknik açıdan eğitim alıyor ancak uygulama konusunda zayıf kalıyorlar. Sektörün ihtiyacı olan niteliklere sahip olamadan mezun oluyorlar. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol imzaladık. Bu okullarda eğitim veren öğretmenleri hizmet içi eğitimlerle sektörün beklentilerine yönelik bir eğitim programına alıyoruz. Bu yıl Yalova'da bir haftalık bir eğitim verdik. Eğitimi verenler süs bitkileri konusunda yetkin olan üyelerimiz ve sektörle iş birliği içerisinde aktif çalışan üniversite öğretim üyeleriydi. Bu bir haftalık eğitimde hem teorik anlatımlar oldu hem de yerinde uygulamalı konular anlatıldı. Şimdi bu öğretmenler sektörün neye ihtiyacı olduğunu daha iyi biliyor ve bu eğitimleri kendi öğrencilerine de aktaracaklar. Böylece sektör ve okullar arasında bir köprü kuruyoruz.
Ayrıca öğrencilerin sektöre olan ilgisini arttırmak sektörden haberdar olmalarını sağlamak adına zaman zaman fuarlara öğrenciler için geziler düzenliyoruz. Çünkü bu gençler sektörün geleceği. Onları sektöre çekmemiz gerekiyor. Biz de bu konuda elimizi taşın altına koyuyoruz. 2017 yılında Meslek Liseleri ile İş Birliği Protokolleri imzalamaya başladık. Bu protokolle, öğlencilere SÜSBİR üyesi firmalarda staj ve sonrasında iş imkânı sağlanıyor. Yalova TOBB Meslek Lisesiyle bir protokolümüz var. Diğer okullarla da bu iş birliğine devam edeceğiz.
Tarımsal üretimde devlet desteklerinin çok büyük kısmından süs bitkisi üreticileri yararlanamıyor. Bu anlamda SÜSBİR'in çalışmaları ve sektörün beklentileri hakkında neler söylersiniz?
Evet, maalesef tarımda mevcut destekleme modeline göre belirlenen destek kalemlerinden süs bitkileri sektörü faydalanamıyor. Sektörün tamamını kapsayan ve ihtiyaçlarına yönelik yeni bir destekleme modeli hem sektörün kayıt altına girmesini sağlayacak, hem de sektöre ivme kazandıracak.
Süs Bitkileri sektörü desteklenmesi, işletmelerin devamı, modernizasyonu ve geleceğe dönük yatırımlarla büyüyebilmeleri açısından da oldukça önemlidir. Ancak halen süs bitkileri sektörü için oluşturulmuş bir destekleme modeli bulunmuyor. Oluşturulacak destekleme modeli pazarlamaya, yatırıma, kaliteli üretime yönelik olarak planlanmalı. Süs Bitkileri sektörü için işletmenin üretim, ticaret, istihdam kapasitesi, çevre duyarlılığı, entansif tarım, vb. durumlarını dikkate alan bir destekleme modeline geçilmesi gerekiyor.
PSB Anatolia Fuar'ında katıldığınız konferansta bitkilerin kaliteli olduğunu fakat devamının olmadığından bahsetmiştiniz. Üretim planlaması açısından baktığımızda sizce sektör nerede? Gelecekte bu konuda neler yapılmalı?
İlk soruda da bahsettiğim gibi, üretim planlaması sektörün devamlılığı açısından şart. Kalite arttı evet, ama üreticiler ürünlerine gelecek talebi önceden tahmin edemedikleri için, hangi üründen ne kadar üreteceklerini bilemiyor. Ya ürün ellerinde kalıyor ya da istenilen ürünün devamı bulunamıyor. İç piyasada bu şekilde bir dengesizlik var. Biz de en büyük alıcı konumundaki Belediyelere üretim planlaması için ürün alımlarının öngörüsünü istedik. Ki üyelerimizle paylaşalım ona göre üretim yapılsın diye. Ama maalesef bu talebimize dönüş çok az oldu.
Dış piyasa açısından baktığımızda da kaliteli ürün arttı çünkü rakiplerimiz Avrupa ülkeleri. Belli standartlara göre üretim yapıyorlar ve ona göre pazarı yönlendiriyorlar. Üreticilerimiz de ihracatın artmasıyla birlikte ürün kalitesini de arttırdı, böylece ihracat daha da arttı. Burada önemli olan devamlılık. İhracatta kaliteli üretimin devamı arazi sorunun çözülmesi ve özellikle uzun dönemde finans yükünü çekebilmekle mümkün olacak. Sektör uzun vadeli işletme kredilerine ihtiyaç duyuyor. Burada üretim alanı ve finans sorununu çözebilirsek kaliteli ürünün sürdürülebilirliğini de sağlamış oluruz.
Süs bitkileri üretimi istihdam rakamlarında ve kadın istihdamında öne çıkıyor. Bu konudaki fikirleriniz nelerdir?
Sektörümüz emek yoğun bir sektör. İstihdama katkımız yaklaşık olarak, doğrudan 100 bin, dolaylı 500 bin kişi. Süs bitkileri sektörü olarak, peyzaj, inşaat, tohumculuk, nakliye, plastik gibi pek çok sektörü de destekler konumdayız. Kadın istihdamının en fazla olduğu alanlardan birisi süs bitkileri üretimi. Kadınlar üretimden, bakıma ve pazarlamaya kadar her alanda çalışıyor bizim sektörümüzde.
‘Kayıt Dışı' üretim konusu SÜSBİR'in uzun yıllardır mücadele ettiği bir konu olduğunu biliyoruz. Kayıt dışılık sektörü nasıl etkiliyor?
Kayıt dışılık sektörün önemli sorunlarının başında gelmeye devam ediyor. Sektörde faaliyet gösteren herkesin, 5553 sayılı Kanun gereği faaliyet yaptığı alanla ilgili birliğe üye olması zorunlu. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın süs bitkisi üreticisi olarak yetkilendirdiği kişilerin %85'i SÜSBİR'e üye. Bu rakam SÜSBİR'in bilinirliğinin artması ve Tarım ve Orman Bakanlığı'nın SÜSBİR üyeliğinin takipçisi olması sebebiyle günden güne artıyor. Ancak henüz %100'lük seviyeye ulaşılmış değiliz. Bu durum; piyasada haksız rekabetin doğmasından, plansız üretim neticesi ürün fiyatlarının düşmesine, standart ve kalite dışı üretimden, kayıtlı üreticilerin haklarının çiğnenmesine, sektörle ilgili elde sağlam verilerin olmaması ve geleceğe yönelik plan ve ön görülerin yapılamamasından, sektörün devlet nezdinde ciddiyet kaybetmesine kadar birçok olumsuzluğa yol açıyor.
Sektörün sorunlarına daha etkin çözümlerin bulunması amacıyla sektörde faaliyet gösteren üreticilerin tamamının kayıt altına alınmasında, en başta devlet teşvik ve desteklerinin büyük önemi var. Üreticilerin kayıt altına alınmasında kolaylaştırıcı etki sağlayacak teşviklerin (üretim girdileri maliyetlerini düşürecek vb.) verilmesi, üreticinin vergi yükünü hafifletmek (sektördeki KDV oranının düşmesi gibi.), mevzuattan kaynaklanan sorunların giderilmesi ve yasal boşlukların doldurulmasına dair düzenlemelerin bir an önce yapılması üreticileri kayıt altına girmeye teşvik edecek.